1. Anasayfa
  2. Kişisel

Pandemi Sürecinde Başarısız Olduk

Türkiye, koronavirüs ile mücadelede başarısız! Kendimce bu konudaki görüşlerimi belirttim.

Pandemi Sürecinde Başarısız Olduk

Hayatımızı her yönüyle olumsuz etkileyen koronavirüs belasında başarısız olduk. Bu konuda söylemek istediklerim var.

Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca, her seferinde Türkiye’nin sağlık alanında önder, lider, başarılı ve örnek bir ülke olduğumuzun altını çiziyor. Pandemi sürecinde de böyle söylemeye, demeçler ve istatistikler vermeye devam etti.

Ben diğer tüm sağlık alanları ile koronavirüsü ayırarak devam etmek istiyorum. Zira şu koronavirüs belası, diğer tüm hastalıklardan daha çok belimizi büktü. Maddi ve manevi çok daha fazla hasar verdi. Bundan hasta olan-olmayan, çocuk-genç-yaşlı, kadın-erkek, çalışan-çalışmayan yani herkes etkilendi.

Madem biz pandemi mücadelesinde örnek bir ülkeyiz, bundan sonra yazdıklarıma ne demeli?

Öncelikle pandemide yaşanan artış sonrası doğal olarak tam kapanma kararı alındı. Ancak öncesinde İngiltere, Türkiye’yi Covid-19 açısından karantina gerektiren yüksek riskli bölgeye yani kendi kırmızı listesine aldı.
Tam kapanma hakkında konuşayım.

Tam kapanma olduğu günlerde, nüfusun çoğunluğu çalışan Türkiye’de büyük bir kesim (bazıları %70 oranında diyor) muaf tutuldu. Çocuk, eğitim gören, öğretmen, masa başı memurlara yasak uygulandı.

Esnek çalışma modeli uygulanan hizmet sektörü ise daha da esnek çalışmaya başladı. Ülkede aktif çalışanlar, hayatlarına devam ederken, hayatlarına devam etmelerini gerektiren hizmet sektörü ise aksadı.

Burada bir tezat oluştu. Kendimden örnek vermek istiyorum: Biz bir ev yapıyoruz. Ev inşaatı devam ediyor. Resmi olarak inşaat devam ettiği için işçiler kısıtlamadan muaf tutuldu ve gelip çalışmaya devam ettiler. Evin damına zift atılması gerekiyordu ancak nalburların çalışması yasaktı. Yani muaf tutulan işçilerin malzeme alması yasaklanmıştı. Peki hükümet bu kararı nasıl alabildi?

Burada kendi şahit olduğum en bariz örneği verdim. Daha birçok alanda ne saçmalıklar yaşanmıştır Allah bilir.

Başarısız olduğumuzun kanıtı

Başka örnek vermeme gerek yok ama yine de herkesin bildiğini buradan da yazmış olayım: Madem tam kapanma var, neden sokak-cadde-alışveriş merkezleri tıklım tıklım doluydu? Bu nasıl bir kapanma?
Bizler “güya” tam kapanmadayken Türkiye’de gerçekleştirilmesi planlanan iki önemli uluslararası aktivite, İngiltere’nin bizi kırmızı listeye almasından sonra Türkiye’den alındı. Bunlar:

  • UEFA Şampiyonlar Ligi finali İstanbul’da yapılacaktı. Türkiye’den alındı ve Portekiz’e verildi.
  • Formula-1 Grand Prix takviminden Türkiye çıkarıldı.

Peki bizi bu denli etkileyen İngiltere’nin koronavirüs istatistikleri nasıl? 12 Mayıs tarihindeki son 24 saatlik istatistiklerine baktım. Şöyle ki:
İngiltere:

  • 2.284 vaka
  • 11 ölüm
  • 50 milyon doz aşılama (tüm aşıları tamamlananların nüfusa oranı %28)

Tam kapanmanın aktif olduğu Türkiye’de ise aynı gün:

  • 13.029 vaka
  • 232 ölüm
  • 25 milyon doz aşılama (tüm aşıları tamamlananların nüfusa oranı %13)

Kaynak: CSSEGISandData/COVID-19: Novel Coronavirus (COVID-19) Cases, provided by JHU CSSE

Buradan bakınca istatistiksel fark çok büyük. İngiltere kesinlikle hem vaka-ölüm sayısında hem de aşılamada çok başarılı olmuş görünüyor. Türkiye ise çok geride. Yani kırmızı listede olması çok normal görünüyor.

Peki İngiltere’de vakaların ve ölümlerin istatistikleri ne kadar doğru? Burası da muamma. Hiçbir ülke kendi zararına istatistik bile yayınlamaz. Nasıl ki Dolar yükselirken Cumhurbaşkanımız “Dolar alan yaya kalır” diyerek, kimsenin yaya kalmayacağı belli olan bir para birimini bile ülkenin zararına açıklama yapmamak için kötüleyebiliyorsa, koronavirüs istatistiklerinde de benzer bir durum seyredilebilirdi (yani kötü olsak da iyi istatistikler gösterilebilirdi). Bunu tasvip etmiyorum ancak zamanında başka şeyler için böyle yapanlar neden koronavirüste aynısını yapmadı, merak ettim doğrusu!

Eğer istatistikler tamamen doğru ise, bu bizim pandemi sürecinde İngiltere, Portekiz, ABD gibi ülkelere kıyasla başarısız olduğumuzun kanıtıdır. Hatta Azerbaycan bile bizden başarılı.

Maske yasakları hafifletilen ülkeleri görüyoruz: Yeni Zellanda, ABD, İsrail…

Bu ülkeler ekonomik olarak çok güçlüler. Sağlık alanında da doğal olarak başarılı oluyorlar. Peki bizim başarısız olmamızın sebebi sadece ekonomi mi?

Başarısızlığımızın sebepleri ne?

Aslında Türkiye gibi ülkeler alacakları radikal kararlarla çok farklı işlere imza atabilirler. Mesela, pandemi sürecini çok iyi yönetebilseydik, şuan biz İngiltere’yi kırmızı listeye almış, birçok uluslararası aktiviteye ev sahipliği yapar duruma gelmiştik. Ama öyle olmadı. Birçok etken var. Bunlardan benim sayabildiklerim:

  • Halk olarak kurallara uymaya pek niyetli değiliz. Gizliden tedbirsiz toplanmaya pek meraklıyız.
  • Hükümetin, yönetimlerin, derneklerin, grupların kongre, toplantı, yürüyüş, gösterileri, cenaze törenlerini lebeleb gerçekleştirmesi asla sorun haline getirilmedi.
  • Sağlık politikaları yetersiz kaldı. Sağlık politikalarını uygularken çok iyiyiz ama tedbirde ise çok kötüyüz (dolmuşların lebaleb dolmasına izin verilmesi gibi)
  • Aşılamada geri kaldık. Defalarca yerli aşı bilmem kaçıncı faz tamamlandı haberleri gördük ama daha bu yılın sonunda yerli aşılamanın başlayacağı belirtiliyor.

Özellikle kongreler lebaleb dolarken, köyünde tek başına koyunlarını otlatan teyzeyi “koronavirüsle mücadele kapsamında” uyaran polisler, sürecin ne kadar kötü yönetildiğine kanıt teşkil etti.

Kalabalık kongrelerin savunması ise HES kodu oldu. Neymiş? “Herkesin HES kodu var”mış! HES kodu olana virüs bulaşmıyor herhalde. Sonuçta HES koduna sahip kişi virüs belirtisi göstermese bile taşıyıcı olabilir veya virüsün inkübasyon dönemini yaşıyor olabilir.

Sağlık Bakanının yaşadığı pişmanlığı hatırlayanınız vardır herhalde:

Devletin böyle olaylara karışması, halkın da “Onlar yapıyor sorun yok, bizim neyimiz eksik” diyerek kendi içerisinde de gizli de olsa toplanmasına vesile oluyor. Bunların hepsi aklıma gelen kötü örnekler.

Bu süreçte karşılaştığım en büyük saçmalık!

Son zamanda yapılan en büyük saçmalık nedir derseniz Turizm Bakanının, halkını küçük düşüren reklamı derim:

Ekonomimiz gerçekten kötü halde ve turizm, cari açığı kapatmada çok büyük etkiye sahip. Ancak kötü yönetilen pandemi sürecinde, kendi halkını virüs yayan, turistleri ise sağlıklı gösteren bir yönetim zihniyeti ülkede hakim. Bu şuan, yukarıdaki video ile ortaya çıkan bir şey değil. Tüm “sokağa çıkma” yasaklarından turistler muaf tutuldu ve tutulmaya da devam edecek.

Biz, Sağlık Bakanımızın iddia ettiği gibi sağlık alanında örnek bir ülke değiliz. Evet, çok kötü değiliz, tabii ki bizden kötüler var ancak hükümet sürekli “bizi kıskanıyorlar” siyaseti güdüyor. Bu her alanda böyle işletiliyor (İHA, SİHA gibi özel alanlardaki başarımızı, genel bir başarı olarak göremeyiz, bunu da burdan belirteyim).

Bence sorunların kaynağı

Belki pandemi sürecini istediğimiz kadar iyi yönetemedik. Ancak sağlık alanında başarılı işlere imza atabiliyoruz. Birçok alanda, işin ehillerine fırsat tanınırsa dünyaya taş çıkaracak, gerçekten de hükümetin “bizi kıskanıyorlar” algısına uyacak yapıya ulaşabiliriz. Ancak malesef gelinen noktada önemli görevlerde işi bilmeyenler bulunuyor. Sebebi ise herkesin bildiği gibi “torpil”. Onun-bunun tanıdığı, dayısı, amcası vs. gibi sebeplerle, konumunu haketmeyen insanlar önemli pozisyonlara geldi, getirildi. Bu da birçok kurumun, yapının ve hatta ekonominin işleyişini bozdu ve bozmaya devam ediyor.

Sadece hükümet, devlet, yerel yönetimler kanatlarında değil, üniversiteler, dernekler gibi alanlarda da insanlar görevlerinde yükselmek için birçok kolaylığa başvuruyor ve netice alınıyor. Halkta da bu anlayış hakim. Halkımız da işin ehli olanı değil, tanıdığını önemli konumlara yükseltiyor. Neyse, bu kısım ayrı bir yazının konusu, o yüzden daha fazla uzatmak istemiyorum.

Son diyeceğim; inşallah ilerde, devlet-halk birlikte işler başardığımız günleri görürüz. Daha fazla bunalmak, geri kalmak istemiyoruz. Bize yakışan bu değil!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir